İçinde bulunduğumuz manevi değerlerin tavan yapması gereken şu mübarek Ramazan ayında sevgili din kardeşlerim ne olur dikkat edilim... Yüce Mevla'nın kendisine bahşettiği güzellikleri görmeyip başkasının mutluluğunu veya sahip olduğu iyilik hallerini ve güzellikleri kıskanan insanlara...kendinden başkasına bahşedilenleri çok gören ve Dünya üzerinde böbürlenerek yürüyen o insanlara... Devamlı halde açık arayan ve bulduğu hiç bir fırsatı kaçırmayan insanlara... Ve herşeyden önemlisi bu hallerinin hiç birisinin farkından olmayıp kendini en doğru, en iyi sanan, hatasını ve yalnışlarının hiç birisini göremeyen, gönül gözü kapanan o insanlara... Belki bütün güzellikler hemen olmaz ama, bizler kendimizi düzeltmeye ve doğru insan olmaya çalışırsak eminimki Yüce Mevla’da bizlere yardım eder. Ne olur hepimiz iyi olalım güzellikler dileyelim... Daha güzel sevgi, saygı, hoşgörü ve iyi niyet üzere ve doğuştan sahip olduğumuz saflıkla, islam fıtratı üzerine yaşabileceğimiz güneşli ve güzel günlere...
Haset eden muradına eremez. Allah'ın yardımına nail olamaz. Haset sahibi, sıkıntı ve keder içinde yaşar, ahirette büyük kayba uğrar
Kalbin hastalıklarından biri olan haset, bir kimsenin elindeki nimetin yok olmasını istemektir. İbadetleri ifsad eden, insanı günaha iten haset, İslamın şiddetle yasakladığı, kişinin hem dünyada, hem de ahirette felâkete uğramasına sebep olan bir duygudur. Allah Resûlü (sav): "İman ile haset bir kulun içinde yerleşmez" (İbn-i Hibban, Beyhaki) buyurarak hasedin mümine yakışmadığını ifade etmiştir. Haset yalnızca günaha sebebiyet veren bir kalbi hastalık olmayıp, aynı zamanda sahibinin iyi amellerini de ortadan kaldırır. Konuyla ilgili bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: "Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, haset de iyilikleri yer bitirir." (Ebu Davud, İbn-i Mace) Allah'u Teâla, Felak Suresi'nin 5. ayetinde: "...ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden âlemlerin Rabb'ine sığınırım, de" buyurarak haset duygusu besleyenlerden kendisine sığınmamızı emretmektedir. Başkasına verilen nimeti çekemeyen insanlar, kalplerinde boş yere tasa ve keder taşırlar. Çünkü duydukları üzüntüyle haset ettikleri nimet azalmaz ya da kendilerine verilmez. Böylelikle haset eden muradına eremez ve Allah'ın yardımına nail olamaz. Haset sahibi, hem dünyada sıkıntı ve keder içinde yaşar, hem de ahirette büyük bir kayba uğrar.KARDEŞ OLUN
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyorlar: "Birbirinize hiddetlenmeyin, birbirinize haset etmeyin, kıskanmayın, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun. Bir Müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Müslim) Günümüzde toplumun kanayan yaralarından olan haset ve kıskançlık hastalığından kurtulmak için, Allah'ın insanlara verdiği rızka, O'nun taksimine razı olmak ve diğer Müslümanları kardeş kabul ederek onların sahip olduğu nimetler için mutluluk duymak gerekir. Elbette ki, ihtiyaç sahibi müminlerin kalplerinde böyle tehlikeli bir duyguya mahal vermemek için Allah'ın kendilerine ikram ettiği zengin Müslümanlar mallarını ihtiyaç sahipleriyle paylaşmalıdırlar. Böylece zengin-fakir arasında denge sağlanarak, kalplerde gerçek kardeşlik tesis edilmiş olur.
Alıntıdır.Nihat Hatipoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder